Malum her sene bir açılış heyecanı az çok her avcıyı sarar. Kimileri bunu pek belli etmez, kimileri pek oralı olmaz, kimileri yaşı gereği işin tecrübe penceresinden bakmaya çalışsada; keklil heyecanı her avcıda azdan az çoktan çok vardır.
Bizde de bu sene bir hafta öncesinden planlar yapıldı, çadırlar hazırlandı, battaniyeler paketlendi, istikamet Şebinkarahisar dağları oldu. Aslında yapılan avdan çok yapılan hoşsohbet, muhabbet, yanan ateşin, kaçılan dünyanın, uzaklaşmak istenilen zamanın, dünyevi dertleri terkedişin açılışıydı bu.
Kamp yapıldığı zaman aklıma genelde Osmanlı av seferleri gelir, çok küçükte olsa benzerliği vardır. Gidilen yol alınan amaç hedef hep ortak ve bu gelenekler devam ettikçe hep ortak duygular bu şekilde ilerleyecektir.
Osmanlı tarihinde padişahların ve şehzadelerin av seferleri düzenlemesi devletin kuruluş yıllarına kadar gitmektedir. Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa’nın bir av sırasında avın peşinde giderken atının tökezlemesi nedeniyle düşerek öldüğü bilinmektedir Yine Sultan I. Murad, Yıldırım Bayezid, Çelebi Sultan Mehmet gibi ilk dönem padişahlarının çeşitli av bölgelerinde minyatürleri bulunmaktadır. Ayrıca Sultan II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed’in av faaliyetlerine çok meraklı oldukları ve haftalar süren teşkilatlı av gezileri yaptıkları bilinmektedir. Yine Osmanlı sarayında oluşturulan ilk av kuruluşunun başlangıç tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte
Fatih Sultan Mehmed döneminde 1462 yılındadır. Osmanlı Devleti’nde Selçuklular kadar olmasa da av hayvanlarının yendiğine dair ifadeler yer almaktadır. Nitekim Fatih Sultan Mehmed’in oğulları için yaptırdığı sünnet düğününde kaz ve ördek pişirildiği bilinmektedir.
Yazının devamı
ve görselleri AVDOĞA DERGİSİ EKİM 2019 SAYISINDA
ABONE OLMAK İÇİN 05443414082
WhatsaAp ABONE yazın sizi arayalım veya linki tıklayınız https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSf4-3si7QVXaAdwJymBmKm5RH1V5k_MGBkOzWAmP1D00XeMPw/viewform
