OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İslam Gündüz ve araştırma ekibi ile İngiltere Plymouth Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. David T. Bilton ve Amerika Indiana Üniversitesinde görevli Prof. Dr. P. David Polly tarafından gerçekleştirilen çalışma sonucu, yeni bir köstebek türü ve alt türü keşfedildi.

Anadolu’da keşfedilen yeni köstebek türü ve alt türü, bilim dünyasına kazandırıldı. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) akademisyenlerinin öncülük ettiği çalışmayla…

ABONE OL

ABONE OL

1

OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İslam Gündüz ve araştırma ekibi ile İngiltere Plymouth Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. David T. Bilton ve Amerika Indiana Üniversitesinde görevli Prof. Dr. P. David Polly tarafından gerçekleştirilen çalışma sonucu, yeni bir köstebek türü ve alt türü keşfedildi.

2

Türkiye-Irak sınırında 6 yıl süren ekip çalışması sonucu bulunan, diğerlerinden daha büyük vücut yapısına sahip Anadolu’ya özgü köstebek türüne, Hakkari’de bulunmasından dolayı Talpa hakkariensis ismi verildi. Bu türle birlikte dünya genelindeki Talpa cinsi köstebek türü sayısı 15’e yükseldi.

3

Prof. Dr. Gündüz, Talpa cinsi köstebeklerin bundan yaklaşık 6,5-7 milyon yıl önce ortaya çıktığını söyledi. Bu cinse dahil köstebeklerin Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’yı içine alan Batı Palearktik Bölge’de dağılışlarını genişlettiğini, bugün Avrupa ve Batı Asya’da yayılış göstererek taksonlardan (canlıların sınıflandırılmasında, alemden alt türe kadar bir hiyerarşi içinde düzenlenmiş tüm birimlerin ortak adı) oluştuğunu ifade eden Gündüz, şöyle konuştu:

4

“Benzer yaşam şartlarına uyum nedeniyle genellikle morfolojik olarak da birbirine çok benziyorlar. Bu morfolojik genel benzerlik bu cins içindeki olası, daha keşfedilmemiş bazı türlerin ortaya çıkarılmasını zorlaştıran bir faktördür. Bugüne kadar yapılan özellikle morfolojik tabanlı çalışmalar, bu cins içerisinde yaklaşık 13-14 geçerli tür olduğunu söylüyor. Ama son yıllarda DNA tabanlı güncel moleküler tekniklerin kullanılmasıyla yapılan çalışmalar, aslında keşfedilmeyi bekleyen, saklı yeni türlerin de olabileceğini önermekte.”

5

TÜRKİYE İÇİN ENDEMİK YENİ BİR TÜR

Projenin, OMÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Ofisi tarafından desteklendiğini bildiren Gündüz, şöyle devam etti:

“Bu proje kapsamında ekip arkadaşlarım ve biri Amerika’da, diğeri İngiltere’de olan meslektaşlarımla yaptığımız çalışma sonucunda, Irak-Türkiye sınırında, Hakkari’de yaklaşık deniz seviyesinden 3 bin metre yükseklikteki habitatlarda, oldukça dar ve spesifik habitatlarda yayılış gösteren bir popülasyon keşfettik. Detaylı yaptığımız morfolojik ve genetik çalışmalar, bunun bir popülasyondan ziyade cins içinde yeni bir tür hatta Türkiye’ye endemik yeni bir tür olabileceğini önerdi.

6

Bu türü, ilk tanımlandığı yer Hakkari’ye atfen ‘Talpa hakkariensis’ yani Hakkari bölgesinden tanımlanmış köstebek türü olarak bilim camiasına sunduk. Bu çalışma, alanında çok saygın bir dergi olan Zoological Journal of the Linnean Society’de geçen hafta online olarak erişime açıldı.”

7

Keşfedilen yeni türe ilaveten, yapılan çalışmalar sonucu bir de alt tür bulduklarını bildiren Gündüz, “Bu yeni türe ilaveten cinsin revizyonunu yani tekrar gözden geçirilmesini çalıştığımız için bu tür içerisinde daha önce Talpa davidiana olarak bilinen başka bir türü de çalıştık. Bu türle ilgili yaptığımız çalışmada aslında Türkiye’de T. davidiana denen türün iki alt türden ibaret olduğunu da ilk defa ortaya koyduk. Bu kapsamda Bitlis Tatvan bölgesinden ‘Talpadavidiana tatvanensis’ taksonunu da tanımlandığı yere atfen yeni bir alt türü de aynı çalışmayla bilim alemine tanıtmış olduk” dedi.

8

15 KÖSTEBEK TÜRÜNDEN 7’Sİ TÜRKİYE’DE GÖRÜLÜYOR

Gündüz, projeyle Talpa cinsi köstebek sayısının 14’ten 15’e yükseldiğini anlatarak, şunları kaydetti:

“Her şeyden önemlisi bu 15 türden 7’si şu anda Türkiye’de, ağırlıklı olarak da Anadolu’da yayılış göstermektedir. Bu cinsin biyolojik çeşitlenmesinde Türkiye’nin, özellikle Anadolu’nun sahip olduğu farklı iklim, coğrafik bariyerler, topografyanın çok önemli bir faktör olabileceğini düşünüyoruz. Morfolojik olarak bu tür, şu ana kadar bu cins içinde tanımlanmış vücut büyüklüğü bakımından en büyük türdür.

9

Bunu, araziye gittiğinizde, yuvalarını açtığınızda, toprak altında hayvanların açmış olduğu galerinin çapından da anlayabiliyorsunuz. Kafatası vücut büyüklüğüyle paralellik gösteriyor. En yakın tür olarak kabul edilen kardeş türden kesinlikle kafatası daha büyük. En önemlisi de diş morfolojilerinde büyük farklar var. Mesela yakın akraba türde 3 premolar diş varken, bunlarda kafatası büyük olduğu için bununla paralel olarak 4 premolar diş var. Bu da tamamen türe spesifik onu tanımlayıcı bir karakter olarak öne çıkıyor.”

10

Çalışmayla ilgili dergide yayımlanan makaleye, “https://academic.oup.com/zoolinnean/advance-article-abstract/doi/10.1093/zoolinnean/zlad049/7226103?redirectedFrom=fulltext” adresinden ulaşılabiliyor.

Kaynak Habertürk

Previous post Ayı yavrusu 2,5 aylık ‘Paşa’ yaşamına Bursa’da devam edecek
Next post 18 yaşındaki Efekan’a silah satmıştı, evinden çıkanlar hayrete düşürdü