DeutscheJagdTerrier

9 yıldır bu dağların parçasıydı. Çok kavgalara karışmıştı postundaki tüyleri henüz siyahken, çoğunlukla da galip çıkmıştı. O zamanlar sürüsünün en delikanlısıydı. Ancak yaşı ilerledikçe azıları keskinliğini yitirmiş gençler tarafından dışlanmıştı koca kırarmış azılı. Tekleme olmuştu artık. Hep yükseklerde yatıyor sadece çiftleşme mevsimlerinde karışıyordu sürülerin arasına.

Soğuk bir Aralık sabahı uzaklardan yankılanan köpek sesleriyle uyandı, yeni daldığı uykusundan. Önce onlar gelmeden ben gideyim dedi içinden ama üşengeçlik, akşamın yorgunluğu ve kalça kemiğinde yer etmiş dirhemin verdiği sabah sızısı durdurdu onu. Kan vermişti 3 kış önce bu  dirhemle ama can da almıştı azılı. Bir anda anılarında canlandı iç organlarını dışarı döktüğü genç ve hantal barak kopoy. Bekledi sabah sessizliğinde. Çok kurşun vızıltısı duymuştu kulakları ve çok posta yarmıştı bu yaşlı bacakları. Ha bir eksik ha bir fazla dedi içinden.

Tahmininden çabuk geldiler yatağına kopoylar, üç tanelerdi. İşte kesilecek yeni köpekler gelmişti yanına. Fazla temkinsiz ve yakındılar ona. Dayttılar bir süre yatağının dibinde. Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen havlamalar köse bir barağın içeri hamlesiyle hatırlamalara ve homurdanmalara dönüştü birden. Girmesiyle birlikte omuzundaki kan fışkıran yarayla uçması bir oldu dışarıya. Diğer genç macar, köse barağın acı haykırışıyla geriledi bir anda. Ama gerilemeyen ve devamlı hamle yapan bir köpek vardı arkasında. Azılı her döndüğünde köpekte süratle dönüyor bir türlü göstermiyordu kendini. Yatağı çok sık olmasına rağmen köpeğin içeride bu kadar rahat hareket etmesinden rahatsız olan azılı aceleyle fırladı her zaman ki gibi rüzgar üstüne. Fazla oyalanmıştı, sürenciler gelmeden yarmalıydı postayı ama diğer köpek bir türlü bırakmıyordu yakasını. Hatta birkaç metrede bir bu yaygaracı cüretkar itin dişlerini hissediyordu kabasında. Ama her dönüşünde köpek tekrar atik bir hamleyle arkasına geçiyor ve bir türlü vurdurtmuyordu kendine. Tekrar kaç maya başlayan azılı bir anda acıyla kasıldı. Bu ne cüret dedi içinden. Küçük yaygaracı testislerine dalmıştı azılının. Artık kaybettiği vakit de umurunda değildi teklemenin. Arkasına kene gibi yapışan köpekten ve sebep olduğu acıdan kurtulmaya çalışıyordu. Bir patlama duydu koca azılı yukarıdan, ateş gibi oldu içi. Arkasındaki acıdan eser kalmamıştı artık. Kurşun bel kemiğini kırmış belden aşağısına söz geçiremez olmuştu. İkinci patlamayla tüm hayatı geçti gözünün önünden, bu kez ciğerindeydi kurşun. Derin ve kan dolu bir soluk bırakıverdi yıkılırken dışarıya. Gözlerindeki ışık kaybolmadan önce son hissettiği şey, şu anda kulağını silkelemekte olan küstah küçük, siyah bir köpeğe yenilmenin verdiği ağır utançtı.

Yazının devamı ve görselleri AVDOĞA DERGİSİ OCAK 2020 200. SAYISINDA

ABONE OLMAK İÇİN 05443414082 WhatsaAp ABONE yazın sizi arayalım veya linki tıklayarak abone olunuz

https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSf4-3si7QVXaAdwJymBmKm5RH1V5k_MGBkOzWAmP1D00XeMPw/viewform

Previous post TADIMI OLUR? / Mustafa ÖZKAN
Next post SAZIN VE SÖZÜN ALLAMESİ USTA BİR AVCI… / M.Kemal ÖZÇETİN