Kuruyan Marmara Gölü’nün çevresinde, en yakından etkilenen hayatların peşinden koştuk. Bir vatandaş ilk iklim davasına da konu olan gölün haritadan silinişinin kendi hayatı üzerindeki etkisini şöyle anlattı: Her gördüğümde içime bir acı doluyor. Çünkü göl bildiğin toprak oldu. Çöl gibi geliyor bana. Balıkçılık yaşantım bitti. Üzülüyorum.
Fotoğraflar: Ufuk Çeri
Video haber: Ufuk ÇERİ
Manisa’nın Salihli ve Gölmarmara ilçeleri sınırları arasında yer alan bir alüvyon set gölü olan Marmara Gölü, artık yok. 44,5 km’lik göl kurudu, kurutuldu ve bir tarlaya dönüştürüldü.
Gölün ana besleme kaynağı olan su, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından inşa edilen Gördes Barajı’nda tutuldu. Gölü beslemek için inşa edilen, asıl amacı gölü beslemek olan, Ahmetli Regülatörü’nden göle su verilmemesi de dahil olmak üzere hatalı su yönetimi politikaları sonucunda göl kurudu. Kuruyan gölün çevresinde, en yakından etkilenen hayatların peşinden koştuk.
Biz gölün artık kalmayan sınırlarında dolaşırken, kuruyan Marmara Gölü’yle ilgili Türkiye için oldukça önemli ve bir ilk olma özelliği taşıyan bir iklim davası sonuçlandı. Kuruyan gölde balıkçılık faaliyeti bitmesine rağmen, Manisa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü balıkçı kooperatifinden kira bedeli talep etmiş ve kooperatife ödeme emri göndermişti.
Kooperatifin avukatlığını üstlenen Altıparmak Hukuk Bürosu, Manisa İdare Mahkemesi’nde Türkiye’nin ilk iklim davasını açtı. Mahkeme geçen günlerde söz konusu kira borcundan dolayı balıkçı kooperatifinin bir sorumluluğunun olamayacağı yönünde bir karara imza attı.
‘Açlık nedir bilmezdik’
12 kilometre uzunluğunda altı kilometre genişliğinde olan göl, Manisa ile Alaşehir arasında bir depresyon (Jeolojide depresyon, çevresine göre çökmüş bir yeryüzü şeklini tanımlamak için kullanılır) içinde bulunuyor.
Gölde bir zamanlar Sazan (Cyprinus carpio), Sudak (Sander lucioperca), Has Kefal (Mugu cephalus) ve Alabalık (Salmo trutta) türlerine ait zengin balık popülasyonları mevcuttu.
Gölün kuruması özellikle balıkçılıkla geçinenlerin hayatını etkiledi. Gölün kurumasından en çok Salihli’ye bağlı Tekellioğlu köyü ile Gölmarmara ilçesine bağlı Yeniköy sakinleri etkilendi.
İki köyden de Yeşil Gazete‘ye konuşan köy halkı, “Burada açlık olmazdı. Para kazanmak için olmasa da karnımızı doyurmak için balık tutardık. Açlık nedir bilmezdik” diyor.
‘İnsanın yüreği dayanmıyor’
Yeniköy’de yaşayan Hasan Hüseyin Yalçınkaya da balıkçılıkla geçimini sağlıyordu. 66 yaşında olan Yalçınkaya, çocukluğundan beri Marmara Gölü’nde balıkçılık yapıyordu. Şimdi ise günde 250 lira yevmiyeyle başkasının tarlasına çalışmaya gidiyor.
Yöneticilerin yanlış uygulamaları yüzünden gölün kuruduğunu söyleyen Yalçınkaya, “Gölümüz bir anda kurudu. Suların göle akıtılmaması nedeniyle tamamen kuruttular. Bir daha da geri gelmedi. Ama bir yetkiliye ulaşamadık. Yetkililer de ‘burada su yok. Barajdan iki gün, üç gün su salalım. Kuşlar, hayvanlar yaşasın’ demedi. Bunu yapsalardı, göl tam kurumazdı. Valimiz var, kaymakamlarımız var. Su işleri genel müdürlükleri var. Görevli çok ama ilgilenen yok” diyor.
Marmara gölü ve çevresi bitki tür çeşitliliği açısından da önem arz ediyor. Sahada beşi endemik olmak üzere 394 bitki türü bulunuyor.
Marmara gölü ayrıca 101 kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Bunlardan 39’unun yerli, 38’inin yaz göçmeni, 17’sinin kış göçmeni, beşinin ise transit kuş olduğu tespit edildi.
Göl kurumaya başlanınca hayvanların can çekiştiğini gördüğünü söyleyen Yalçınkaya, “Kuşlar dağlara doğru çıktı. Hayvanlar su bulamayınca köyün içine geldiler. Su bulamayan hayvanlar köye sığındı. İnsanın yüreği dayanmıyor” diyor.
‘O göle bakınca huzur buluyordum’
Gölün manevi anlamda da kendisine huzur verdiğini söyleyen Yalçınkaya, “Moralim bozulunca göl kenarına gidip otururdum. O göle bakınca huzur buluyordum. Sadece ben değil birçok arkadaşım öyle yapardı. Göl kenarına ailece de oturur, piknik yapardık. Artık huzur kalmadı” ifadelerini kullanıyor.
Yalçınkaya, göl kuruyunca iklim şartlarında değişiklik olduğunu ve zeytinlere bu sene “don” düştüğünü söylüyor.
‘Göl bir velinimetti bize’
Tekellioğlu köyünde oturan üniversite mezunu Ali Efe de göl kuruduktan sonra gelecek kaygılarının iyice arttığını söyledi.
Göl kuruduktan sonra mecburen tarıma yöneldiklerini söyleyen Efe, “Tarım da sıkıntılı burada. Bizim bu bölge sit alanı olduğu için rahat bir tarımsal faaliyet gerçekleştiremiyoruz. Zeytin dikince ağır cezayla yargılanıyoruz. Yeraltı sularından faydalanamıyoruz çünkü sondaj vurmak yasak. Zaten susuz tarım ürünleri de coğrafik konum yüzünden elverişli değil. Göl bir velinimetti bize; ama balığından, ama suyundan her türlü faydalanıyorduk. Turizm açısından bile iyiydi. Köy bakkalı, köy kahvesi dışarıdan göl için gelenlere satış yapıyordu. Yöresel ürünleri de satabiliyorduk burada” diyor.
‘Uzun bir kış bizi bekliyor’
Tek geçim kaynağı balıkçılık olan ailelerin göç ettiğini belirten Efe, “Burada bir dönüm arazisi olmayan insan bile krallar gibi geçiniyordu. Sabah eşiyle çıkıyordu balığa 10 kilo balık getiriyordu kooperatife parasını alıyordu. Öğlen 12.00 gibi evindeydi. Şu an hepsi bitmiş durumda” şeklinde konuşuyor.
Zeytin sezonu olduğu için köy sakinlerinin birazda olsa geçinebildiğini belirten Efe, “Bir- iki ay sonra uzun bir kış bizi beliyor” dedi.
‘Her gördüğümde içime bir acı doluyor’
Doğma büyüme Tekellioğlu köyünde yaşayan 65 yaşındaki Lütfü Şener kendisini “annemden doğduğumdan beri balıkçıyım” şeklinde tanımlıyor.
Şener, göl kuruduktan sonra mecburen tarıma yöneldiklerini söylüyor.
Gölün bu halini görmeye dayanamadığını dile getiren Şener, “Her gördüğümde içime bir acı doluyor. Çünkü göl bildiğin toprak oldu. Çöl gibi geliyor bana. Balıkçılık yaşantım bitti. İnsanlarımız kendini içkiye verdi, moral bozukluğundan. Üzülüyorum” diyor.
‘Tarla ettiler gölü’
Yeniköy sakini Alaattin Taştekin de eski balıkçılardan.
Taştekin, tarla sahibi olmadığı için balıkçılığa başlamış BAĞ-KUR primlerini yatırdığı için şu anda emekli.
Göle minnet duyduğunu söyleyen Taştekin, “Geçimimi bu gölden sağladım. Üç seneden beri emekliyim. Eğer emekli olmasam ben ne iş yapacaktım” diye soruyor.
Eskiden gölde yüzdüklerini de söyleyen Taştekin şunları anlatıyor:
“Çocukluğumuzda su yola dayanırdı. Tertemiz suyu vardı. Tarla ettiler gölü. Buğday ekiyorlar, pamuk ekiyorlar. Göl sahasını tarla ettiler.”
Tehlike çanları…
Marmara Gölü’nün kurumasının nedenlerini Göl uzmanı Dr. Erol Kesici‘ye soruyoruz.
Gölün neden kuruduğunu çözümleyebilmek için öncelikle gölün ne olduğunu çözmek gerektiğini belirten Kesici, “Marmara Gölü binlerce yıl önce oluşmuş olan alüvyonel bir set gölüdür. İnsan müdahalesi olmadıkça doğal göller etrafıyla birlikte, ekosistemiyle kendisini idare eder. 1940 yılına geldiğimizde 40 kilometre kare olan bu alüvyonel doğal set gölü su rezervine dönüştürülmüş. Başka bir ifadeyle ‘tarım amaçlı su deposu şekline dönüştürelim’ demişler. Gördes Çayı‘ndan gelen sularla, su alanının yüzeyini 77 kilometrekareye kadar çıkarmışlar. Ekosistemi de suyun kalitesi de tamamen değişmiş. Orası artık bir rezerv haline getirilmiş” diyor ve şunları dile getiriyor:
“İşte bu noktadan sonra tehlike ortaya çıkıyor. Marmara Gölü son yıllar içerisinde defalarca kurumuştu. 90’lı yıllarda kurumuştu, 2000’li yılların başında kurudu. Su seviyesi 10 metreyken, ki son yıllarda 10 santime kadar düştü. Geçen yıl ise bir damla dahi su yoktu Marmara Gölü’nde. Bunun nedeni kesinlikle iklim krizine bağlanmamaktadır. Bağlanmamalıdır daha doğrusu. Bilimsel veriler bunu göstermemektedir.”
‘Kurumasının nedeni, gölden aşırı bir şekilde su alınması’
Yanlış su politikaları sonucunda gölün kuruduğunu söyleyen Kesici, Marmara Gölü’nün kurumasının nedeninin, gölden çok aşırı bir şekilde su alınması, göle yapılan insan müdahalelerinin bilim dışı olması ve gölün iyi bir şekilde yönetilememesi olduğunu belirtiyor.
Kesici, “Mesela bir Ahmetli regülatörüyle, oradaki alınan sular aynı çeşmedeki yöntem gibi istediği zaman açıyorsunuz, su veriyorsunuz, kapatıyorsunuz, suyu kesmiş oluyorsunuz ki bu çok büyük bir yanlış. Tarım alanları genişletilmiş. Bu bir açgözlülük bence. Diğer faktörlerden bir tanesi de göl çevresinde binlerce kaçak ve kaçak olmayan su kuyularının olması. Gölleri besleyen kaynak, yeraltı sularıdır. Bir de yüzeysel sulardır. Yüzeysel akışla gelen suların önüne, derelerin, çayların önüne aşırı şekilde göletlerin yapılması, barajların yapılması da bunda temel etkendir. Marmara Gölü’nü hiç bitmeyecek bir kaynak gibi görmenin sonuçlarıdır, kurumasıdır” diyor.
‘Yeraltındaki su da bitmiş bir vaziyette’
Kesici, Marmara Gölü’nün insan baskılaması olmazsa düzelebileceğini söylüyor:
“Marmara Gölü’nün eğer kendi çanak yapısı bozulmazsa, gölü besleyen dere ve kaynaklar üzerindeki göletler, barajlar, setler, engellemeler, göle ulaşan nehirlerin, derelerin akışlarındaki saptırmalar önlenirse elbette sabredersek belirli bir dönem beklersek Marmara Gölü’nün eski özelliğine kavuşması mümkündür. Fakat şu kesinlikle yanlıştır; ‘Başka bir yerden su getirelim buraya, göl olsun‘ mantığı çok yanlış olan bir mantıktır. Bu çözüm değildir. Zaten başka yerde de su yok. Orada var olan bir ekosistem var. Sizin getireceğiniz suyun içerisindeki nasıl insanların arasındaki kan uyuşmazlığı varsa sularda da su uyuşmazlığı olduğu zaman çok büyük tehlikedir. Ekosistemini yok etmiş olursun.”
Sabretmek gerektiğini ifade eden Kesici, “Geçen seneler oralara sular da getirildi. Ama su geldi daha ‘al bakalım tarımda kullan, al bakalım aşırı sulama da kullan’ mantığı yanlış. Gölün rehabilitasyonuyla ilgili çalışmalar bilimsel olarak yapılmalıdır. Diğer önemli hususlardan bir tanesi çok sayıda kaçak kuyular var. Yasal olmayan kuyular var. Geçen aylarda da işte Manisa bölgesinde yani Gölmarmara‘nın olduğu yerlerde yüz metreyle beş yüz metreye kadar gittiklerinde bir damla dahi suya rastlanamadı. Bu çok korkunç bir şeydir. Yani yeraltındaki su da bitmiş bir vaziyette” şeklinde konuşuyor.
Kuruyan gölü, arsaya çeviriyorlar
Manisa Valiliği tarafından ‘Marmara Gölü Sulak Alanı Rehabilitasyon Üzerine İş Birliği Protokolü‘ çerçevesinde yazılı bir genel emir yayınlayarak göl havzasında yapılacak çalışmaları paylaştı.
8 Kasım 2022 tarihinde Manisa Valiliği tarafından yapılan açıklamada, “Son yıllarda yaşanan iklim değişikliği ile buna bağlı olarak yaşanan kuraklık sebebiyle kuruyan Marmara Gölü’nün bir kısmına, sulama ve havzadaki biyolojik çeşitliliğin devamlılığı amacıyla temiz su depolama/rezerv alanı oluşturulması, kuruyan diğer kısımlarında organik tarımsal üretim faaliyetinde bulunulması amacıyla Manisa Valiliği, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü arasında iş birliği protokolü imzalanmıştır” ifadeleri kullanıldı.
Göl aynasında DSİ tarafından oluşturulacak yeni göl alanı dışında kalan ve TİGEM tarafından tarımsal üretime elverişli olduğu belirlenerek sınır ve koordinatları belirlenen alanlarda ve sınırları belirlenen arazi içerisine şahısların, şahıslara ait taşıt, traktör ve benzeri araçlar ile iş makinesi ve tarım aletlerinin girişine izin verilmeyeceği bildirilen genel emirde, idari yaptırım cezalarının DSİ, TİGEM, Doğa Koruma ve Milli Parklar görevlileri ile kolluk tarafından yapılan tespit ve hazırlanan tutanak üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından uygulanacağı açıklandı.
‘Gölün tarıma açılması açıkça hukuka aykırı’
Konuyla ilgili Doğa Derneği hukuk danışmanı Avukat Cem Altıparmak’a mikrofon uzattık.
Valiliğin tarafından açıklanan işbirliği protokolünün yanlış olduğunu belirten Altıparmak şunları söylüyor:
“Bu işbirliği protokolünün detaylarına ulaştığımızda aslında Marmara Gölü’nü kurtarmak ya da onu rehabilite etmek, eski haline getirmek gibi bir çaba içerisinde olmadıklarını, tam tersine gülün bir bölümünü bir su havuzu gibi muhafaza edip geri kalan taraflarında kuruyan alanlarda tarımsal faaliyete açmaya hazırlandıklarını fark ettik. Bu durum açıkça hukuka aykırıdır.
Gölün korunmasına ilişkin, gölde yaşayan canlıların korunmasına ilişkin, sulak alanların korunmasına ilişkin hem uluslararası sözleşmelere yani Ramsar Sözleşmesi gibi sözleşmelere hem de ulusal mevzuata hatta yani sulak alanların korunmasına yönelik yönetmeliğe aykırıdır. Bu protokolü imzalayan dört kurumun da gölle ilgili sadece tek bir sorumluluğu var: Gölü eski haline getirmek. Bunun haricinde gölün tarıma açılması ya da farklı amaçlarla kullanılmasına yönelik her türlü girişim açıkça hukuka aykırılık teşkil ediyor. Biz şimdi bu işbirliği protokolünün iptali için de dava hazırlıklarımıza başlamış durumdayız”
Kuruyan Marmara Gölü için Türkiye’nin ilk iklim davası açıldı
Öte yandan kuruyan Marmara Gölü’yle ilgili Türkiye için oldukça önemli ve bir ilk olma özelliği taşıyan bir iklim davası söz konusu. Kuruyan gölde balıkçılık faaliyeti bitmesine rağmen, kamu idaresi balıkçı kooperatifinden kira bedeli talep etmiş ve kooperatife ödeme emri göndermişti.
Kooperatifin avukatlığını üstlenen Altıparmak Hukuk Bürosu, Manisa İdare Mahkemesi’nde Türkiye’nin ilk iklim davasını açtı. Mahkeme geçen günlerde söz konusu kira borcundan dolayı balıkçı kooperatifinin bir sorumluluğun olamayacağı yönünde bir karara imza attı.
Davayı basit bir ödeme emri iptali olarak görmediklerini belirten Cem Altıparmak, “Biz bu kamu idarelerinin, gölün varlığından, var olmasından, korunmasından sorumlu olan idarelerin yanlış kararları ve ataletiyle bu gölü kuruttuklarını tartıştık bu davada. Bunu öne çıkarttık. Ve neticede kuruttukları gölden dolayı da kooperatiften herhangi bir hak talebinde bulunamayacaklarını ileri sürdük. Mahkeme bu görüşümüzü dikkate aldı. Gerekli incelemeyi yaptı ve yakın bir tarihte bundan yaklaşık bir hafta kadar önce davamızın kabul edildiği ve söz konusu kira borcundan dolayı balıkçı kooperatifinin bir sorumluluğun olamayacağına karar verdi. Bu sevindirici bir karardı tabii ki. Türkiye’de ilk defa bu dava bir iklim perspektifiyle bir iklim davası çerçevesinde tartışıldı. Bu davada kamuoyunun gündemine böyle getirmeyi tercih ettik” diyor. Kaynak Yeşil gazete
Daha Fazla
Tunceli’de yaban keçisi avlayanlara 1,3 milyon lira ceza
Tunceli’nin Mazgirt ilçesinde korumadaki yaban keçisi avladıkları dronla tespit edilen üç kişiye 1 milyon 327 bin 144 lira ceza kesildi....
Trabzon’da yavru pars görüntülendi!
'Trabzon'da yavru pars annesi ile birlikte bir vatandaş tarafından cep telefonuyla çekildi; Biz foto kapanla dişisini çektik' Geçtiğimiz günlerde Anadolu...
Türkiye’de 3 yavru yakalandı: Korkmasın diye her şey yapılıyor…
Türkiye’ye yasa dışı yollardan sokulmak istenen 3 yavru maymun, Şanlıurfa’da koruma altına alındı. Habur Gümrük Kapısı’nda şüphe üzerine durdurulan bir...
Bahçe teline takılan Anadolu yaban koyunu kurtarıldı
Aksaray'da bahçe teline takılan Anadolu yaban koyunu kurtarıldı Aksaray'da bahçe teline takılan Anadolu yaban koyunu, Doğa Koruma ve Milli Parklar...
İstanbul 5. Karavan ve Ekipmanları, Tiny House, Outdoor ve Kamp Malzemeleri Fuarı
İstanbul 5. Karavan ve Ekipmanları, Tiny House, Outdoor ve Kamp Malzemeleri Fuarı, 14-22 Aralık 2024 tarihleri arasında İstanbul Tüyap Fuar...
Sivas’ta Yaban Hayvanları için Yem Bırakıldı
Sivas'ın Ulaş ilçesinde yaban hayvanları için doğaya yem bırakıldı. Hava sıcaklığının düşmesi ve arazinin karla kaplı olması nedeniyle yem bulmakta...