Keklik Üretimi ve Salımı Hakkında

“Bilindiği üzere 2001 yılından bu yana Doğa Koruma Milli Parklar bünyesinde ülkemizin Malatya (Keklik), Gaziantep(Keklik), Kahramanmaraş(Keklik), Yozgat(Keklik), Gümüşhane(Keklik), Afyonkarahisar(Keklik ve Çil), Samsun(Sülün) ve İstanbul(Sülün) illerinde faaliyete geçirilen 8 adet üretim merkezinde Keklik türleri ve Sülün üretme tesisleri bulunmaktadır. Cimer üzerinden edindiğim bilgilere göre bu tesislerin yıllık 105.000 adet üretim kapasitesi bulunmaktadır. 1 Eylül 2022 tarihi itibari ile bu üretim tesislerinde üretimde sadece kuluçka makineleri kullanılmaktadır ve yasa dışı avcılık yapan kişilerden yakalanarak canlı ele geçirilen keklik ve türevleri hayvanlar damızlık olarak kullanılmamaktadır.”

Bu üretim tesislerinde üretilerek bugüne kadar doğaya salınan hayvan sayısı ise maalesef başvurum sonucunda paylaşılmamıştır.

Uzun yıllardır bu keklik ve türlerinin üretimi ve doğaya salımının hatalar silsilesi ile devam ettiği ve maalesef bu üretilen hayvanların doğada hayatlarını sürdüremediği, salındıktan kısa süre sonunda telef oldukları bakanlığın kendi yaptığı araştırmalar sonunda da kanıtlanmıştır. Bu da hem ekonomik kayba hemde telef olan canlıların hayatlarına mal olmuştur.

Doğaya salımın gerekliliği olarak Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) gösterilmiş, doğaya salınan kekliklerin bu hastalığa neden olan kene türü Hyalomma marginatum’a karşı doğal mücadele amaçlı şeklinde kamuoyuna lanse edilmiş fakat bilimsel olarak kekliğin keneyi yok etmekten çok dağıtıcı rolü üstlendiği bilim insanlarınca açıklanmıştır. (Kaynak: Prof.Dr.Abdullah İNCİ) Keneye çare olmadığı gibi toplumda 1 kekliğin yılda 1.000.000 kene yediği yalanını, kimin olduğu bilinmeyen kişi yada kişilerce toplumda gerek kulaktan kulağa gerekse sosyal medya üzerinden yayılarak, toplumda avcılara karşı bir ön yargı ve baskı oluşturulması sağlanmıştır.

Zira bakanlık kene ile mücadelede keklik türlerinin etkili olmadığını görerek hastalığın görüldüğü yerlerdeki köylere BEÇ TAVUĞU dağıtmış ve kenelerle olan mücadelede bu türün daha etkili olduğunu bir anlamda kabul etmiştir. KAYNAK:(https://www.tarimtv.gov.tr/…/keneye-karsi-bec-tavugu-10414)

Keklik üretiminde ve bu hayvanların doğaya daha kolay adapte olmaları konusunda şahsi girişimimle konuya dahil olan bir kaç bilim insanı ile görüşme imkanı buldum.

Yaşadığım tecrübeleri ve şahsi gözlemleri kendisine aktardım ve fikir alışverişinde bulunduk. Şahsi fikirlerim, keklik yumurtalarının tavuk altında doğal yollarla çıkması gerektiği, bunun için de en uygun tavuk türünün İspenç tavuğu olacağı, palazların uçma seviyesine gelene kadar büyük viyollerde gurk tavukların onlara doğal olarak beslenmesini, yavru bakımını, doğal düşmanlardan korunmasını öğretmesinin doğaya adapte olmada başarıyı kat be kat artıracağını, keklik olan bölgelere salım yapılırken sadece palaz salındığında palazların sürülere dahil olacağı için sıkıntı yaşanmayacağı fakat hiç keklik olmayan yerlerde doğaya sadece palazlar ve doğada hiç yaşamamış bireylerin salındığında zayiatın fazla olacağı için buna da önlem olarak kekliğin bol olduğu bölgelerden resmi kurumlar aracılığı ile yakalanacak 2 erkek 2 dişi kekliğin yanına tavuk tarafından büyütülmüş 40-50 bireylik palazlar eklenerek salım yapıldığında yetişkin kekliklerin önderliğinde doğada çok daha kolay üreme, korunma ve beslenme yapacağı için verimin kat be kat artacağını ilettim.

Onlar tarafından da kimi kabul gördü kimi riskli bulundu. Bu verdiğim bilgilerden sonra bazı üretim istasyonlarında palazlar yumurtadan çıkmasına 3-5 gün kalana kadar kuluçka makinesinde son 3-5 günü ise tavuk altına koyularak çıkım yapılmaya başlandığını, üretim tesislerindeki gen havuzunun her geçen gün daraldığı için kafesle keklik yakalayanlardan ele geçirilen kekliklerden bir bölümünün üretime dahil edildiği söylentisi kulağıma geldi. Bu yazdığım son bilgileri hiç kimseye teyit ettirmek için araştırmadım ve doğruluğunu tam olarak bilmiyorum, sadece duyum aldım.

Keklik üretimi ve salımıyla ilgili konuya çok daha ilgili ve gözlem olarak konunun daha içindeki insanlar olan biz avcılardan fikir alınmadığı gibi aksine ben yaptım oldu denilerek 21 yıllık hata hala aynı ilk günkü gibi devam etmektedir. Şuanki üretim devam ettiği takdirde verimin artması için biz avcılar olarak ilk başta keklik salınacak bölgede predatör temizliği yapılması gerektiği, salınacak kuşların büyük viyollerde salınacak bölgede 1 ay doğal şekilde yaşaması gerektiği, civciv halinden salım sürecine kadar minimum insan teması ve minimum hazır yiyecek ile büyütülmesi gerektiği, uygun mevsim ve iklim şartlarında salınması gerektiği, salındığı bölgede su kaynağı yaratılması veya eğer su kaynağı varsa buradaki suların daha steril hale getirilmesi gerektiği, salımından korunmasına her alanda avcı ve avcı kuruluşlarından yardım alınması ve ortak hareket edilmesi gerektiği defalarca dile getirilmesine rağmen maalesef uygulanmamıştır.

Son söz olarak bu canlıların doğaya tekrar kazandırılmasında hepimizin üzerine büyük yük düşerken yapılması gerekenleri uygun dilde kurum ve kişilere aktararak bir kamuoyu oluşturmamız elzemdir aksi takdirde 20 yıldan fazla süren bu çaba maalesef başarısızlıklarla devam edip gidecek ve yapılan sadece ve sadece görüntüde kalacaktır. Buyrun size yurt dışında keklik nasıl üretilip doğaya salındığına güzel bir örnek, bu videoyu özellikle izlemenizi tavsiye ederim.

https://fb.watch/fhYVjX2xu8/

https://www.facebook.com/watch/?extid=CL-UNK-UNK-UNK-AN_GK0T-GK1C&v=1032283336943804

Osman KURT

Sadece Bir Avcı

Previous post Para için flamingoların canlarına kıydılar! Gagaları bağlanan 26 flamingo nefessiz kalarak öldü!
Next post DOĞANIN ÇÖPÇÜLERİ ZARARSIZDIR