Bundan kırk, hatta otuz sene kadar önce her avcının kendi fişeğini kendisinin doldurması, tatlı bir meşgaleden, bir hobiden ziyade bir gereksinmeydi.
Genellikle amatörce doldurulan bu fişeklerde hassas teraziler kullanılarak barutun ve saçmanın her fişek için ayrı ayrı ölçülmesi şarttı. Fakat iş bununla bitiyor muydu? Fişek doldururken dikkat edilmesi gereken başka hususlar yok muydu? Konuyu kovanın tabanından başlayarak ele alalım.
Tabii ki avcının her av dönüşünde bir kenara bıraktığı boş kovanlarından hangilerinin yeniden doldurulmaya müsait olduğunu tespit etmesi şarttı. Metal kısımları deforme olmuş, kartonu yırtılmış, delinmiş, ağız kısmından parça kopmuş kovanları imha etmeliydi.
Ayırmış olduğu sağlam kovanların yanmış kapsüllerini çıkarırken dikkatli davranmalıydı. Zira sıkışmış kapsüller çıkartılırken kovanın tabanını deforme edebilirdi.
Her kovanın tabanındaki yatak kullanılacak kapsülün çemberine uygun olmalıydı. Aksi taktirde yeni kapsülün takılmasıyla yeni kapsülün tabanı az da olsa dışarıda yada içeride kalacaktı. Kapsülün tabanının yuvasına tam oturmaması ve dışarıda kalması en iyi ihtimalle tüfeğin kapanmasını zorlaştıracaktı. Yuvasının içerisine kaçması durumunda ise de tüfeğin iğnesi onu gerektiği kadar ezemeyecek ve dolayısıyla fişek ateşlenmeyecekti.
Kapsülün çapları de aynı değildi. Berdan tipi 6,45 milimetrelik kısa-geniş kapsüller karabarut zamanından kalma ilk merkez vuruşlu kovanlı fişeklerin kapsülleriydi…… yazının devamı ve görselleri dergimizde..

AVDOĞA DERGİSİ
AĞUSTOS – 2020 202. YENİ SAYIMIZ ÇIKTI..
Abone OL / Abone YAP lütfen..
AVCININ SEKTÖRÜN GÖZÜ KULAĞI SESİ
Her biri birbirinden kıymetli yazarlarımızın dolu dolu yazılarını
görsellerini keyifle heyecanla takip etmenizi unut ediyoruz.

Previous post Furkan Düzenli / Gazi Sniper
Next post SÜLEYMAN GÜVERCİN TRAP GENÇ ERKEKLER AVRUPA İKİNCİSİ