MAZDEK BIÇAK / İZZET ALKAN

Read Time:1 Minute, 12 Second

MAZDEK BIÇAK

Mertcan ÖZGÜR

Öncelikle yüreği güzel her bireye sevgilerimi ve saygılarımı iletirim.
Konuya kendimden başlamak gerekirse 25-30’lu yaşlar arasında, çeyrek asırı tamamlamış7.5 milyar insan arasından Mertcan Özgür isimli bir bireyim.
Yaşamın her zerresinde var olan sanat ve anlam arayışını belirli bir süredir bıçaklar üzerinde gözlemliyor ve kendimce deneyimliyorum.
İnsanlığın gelişiminde önemli rol oynayan alet kullanma yeteneğimizi günümüzde yavaş yavaş teknolojiden dolayı yitirmeye başlıyoruz ve bu gerçekten kötü bir durum.
Bu nedenden dolayı kendimi sıraya dahi sokmadan el işçiliğine ömrünü vermiş değerli ustalarımızın ekmek kapısı daralıyor ve var olan mesleklerin günden güne kayboluşunu seyrediyoruz. Atalarımızdan günümüze kadar gelen sürdürülebilir,doğal ve maneviyatsal yaşam biçimi yerini şehirsel yaşama bıraktığından dolayı insanlık olarak yoğun bir çelişki yaşamamıza sebep oluyor.
Irk olarak doğal yaşamdan şehir yaşamına çok hızlı geçtiğimizden dolayı genlere işlemiş olan içgüdü, bulunduğu yaşam biçimine adapte olamıyor ve zihin karmaşıklığı yerini şiddete bırakıyor.
Bıçakçılığa başlama sebeplerimin en derinini içgüdü daha sonra sanat tetikledi diyebilirim.
Fakat işin içine girdiğimde çok uzun yıllardır elimizden düşmeyen bir aletin yani bıçağın şiddetle bağdaştırıldığınıfarkettim, özellikle ülkemizde. Haksızlar diyemem, ateş olmayan yerden duman çıkmaz, fakat bunu kabullenmek yerine var olan düşünceyi kırmak, bıçak üretmemi daha da tetikleyen durum oldu.
Kötülüğü yani bıçağı sanatla birleştirmek. Elimden geldiğince bunu yapmaya çalışıyorum.

Yazının devamı ve görselleri AVDOĞA DERGİSİ ARALIK 2019 199. SAYISINDA

ABONE OLMAK İÇİN 05443414082 WhatsaAp ABONE yazın sizi arayalım veya linki tıklayarak abone olunuz

https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSf4-3si7QVXaAdwJymBmKm5RH1V5k_MGBkOzWAmP1D00XeMPw/viewform

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

About Post Author

Previous post Eber Gölümüzü Çalıyorlar / Ahmet KALAY
Next post ÖLÜM SAATİ / Erkan SARAÇ