YEŞİLBAŞ VE ELMABAŞ ÖRDEK AVIMIZ

Değerli avcı dostlarım ve sevgili AV-DOĞA okuyucuları;

Bu yazımda sizlere İç Anadolu Bölgesi’nde yaptığımız ördek avından bahsetmek istiyorum. Değerli  kardeşlerim  Çetin Dikici ve Ali Kılavuz ile bir Cuma akşamı İç Anadolu Bölgesi’ne doğru yola çıktık. Yol boyunca av esnasında yaşadığımız komik olayları yad ederek oldukça neşeli bir yol arkadaşlığı yapıyorduk. Avcılığın temel kuralı ve olmazsa olmazı av evde başlar, evde biter felsefesi ile hareket ediyorduk. Çünkü gerek av başlangıcında gerekse yolculuk ve av süresince hepimiz canımızı birbirimize emanet ediyorduk ve yola çıktığımız andan eve vardığımız ana kadar hep bir bütün ve tek vücut olarak hareket etmekteydik. Bilindiği üzere ördek avı yapılan avlar içerisinde en meşakkatli ve masraflı olanıdır. Çünkü  gerek kış şartlarının zorluğu, gerekse bu avda kullanılan teçhizat ve malzemeler sürekli takip ve geliştirme isteyen ekipmanlardır. Çetin özellikle av teçhizatı konusunda ekibimizin bütünleyici elemanı olarak başı çekmektedir. Çünkü bu kardeşimizin hastalığı ördek avcılığıdır ve müthiş bir tutkuyla bağlıdır. Özellikle kanat çırpanlar, ördek düdükleri, römork, bot, mühre ve aportör köpek besleme konusunda yanımızda yetiştiği için kendisine bayağı bir bilgi aktarımı yaparak yetiştirdik. Ama şu anda boynuz kulağı geçmiş vaziyettedir.

Yolculukta şoförlük her zamanki gibi Çetin’e yıkılır. O bizim canımızı emanet ettiğimiz yoldaşımızdır. Yaklaşık altı saatlik bir yolculuktan sonra bize rehberlik yapacak dostlarımızın kulübesine gelmiştik. Daha biz gelmeden kara demlikte çayımız ve sucuklu yumurtamız hazırlanmıştı. Normal şartlarda kesinlikle beğenmeyeceğimiz sucuklu yumurta bile o yorgunlukla bize Adana kebabı gibi geliyordu. Yaklaşık bir saatlik hasbıhalden sonra yer döşeklerimize çekilerek topu topu iki saat uyuyacağımız bir uykuya geçtik. Sabaha karşı dört civarında rehberimiz bizi kaldırarak hazırlanmamızı söyledi. Hemen acele ile boy tulumlarımızı giyerek mühreler ve düdüklerimizi son kez kontrol ettik ve kayığa binmek üzere dışarı çıktık. Çıktık ama ne çıkış buz gibi esen bir poyraz ve hafif çiseleyen yağmur bize bugün yaşayacağımız anları göstermişti.

Kayığa binerek avın yapılacağı adaya doğru hareket ettik ve yüzümüze çarpan ıslak rüzgarla birlikte daha av başlamadan üşümeye başlamıştık bile. Yaklaşık yarım saatlik bir tekne yolculuğundan sonra adaya varmıştık. Mühre çuvallarını indirerek suya atmaya başladığımız mühreleri Elmabaş ve Macar sıralaması ile yapıyorduk. Oturacağımız evsinleri ve kamışları tekrar düzenleyerek sıklaştırdıktan sonra av saatini beklemeye başlamıştık. Sabah şafağın atması ile birlikte av başlayacaktı ve tetik parmaklarımız kaşınıyordu. Sabahın ilk ışığı yüzünü gösterdiğinde tepemizde bir fısıltı sesi duyduk ve tam tepemizde altı adet Yeşilbaş ördeğin mührelere doğru süzüldüğünü gördük. Hiç beklemeden aynı anda üç kişi tüfeklerimizi kaldırarak alaca karanlıkta ortalarına ateş ettik ve altı ördekten ikisi cansız, birisi kanat kırığı olarak suya çarparcasına düştü. Yanımızda bulunan köpekler bu konuda yeterince tecrübe sahibi idi ve benim emektar dost hemen yaralı olan ördeğin peşine düştü.

Yazının devamı ve görselleri AVDOĞA DERGİSİ EKİM 2019 SAYISINDA
ABONE OLMAK İÇİN 05443414082 WhatsaAp ABONE yazın sizi arayalım veya linki tıkl
ayınız https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSf4-3si7QVXaAdwJymBmKm5RH1V5k_MGBkOzWAmP1D00XeMPw/viewform

About Post Author

Previous post LR 3.2-17×44 mm SN3 T-PAL Parallax Illum. Riflescope
Next post YAVRU KÖPEKLERDE TEMEL İTAAT